Murat Çetin
1987 model bir Honda Accord'du. '92'de tamponuna yapıştırılmış olan yeşil Clinton çıkartması bile solmuştu. Ucuz mürekkep kullanılmış olan çıkartmanın uzun ömürlü olması amaçlanmamıştı zaten. Seçimlerin uzak ihtimal olduğu zamanlardandı.

Marie Gesto on gündür kayıptı. Garajda olsaydı kokusunu alırdı. Ortağı Jerry Edgar yanına geldi.
"Bir şey var mı?" diye sordu.
"Sanmıyorum."
"Güzel."
"Güzel mi?"
"Bagaj davalarını sevmem."
"Hiç olmazsa üzerinde çalışabileceğimiz bir kurbanımız olurdu."

Bosch çıkmaz sokağa baktı ve bilimsel araştırma ekibiyle çekme aracını beklemekte olan devriye memurlarını gördü. Sırtları birbirlerine dönük halde devriye araçlarının iki yanına yaslanmış duruyorlardı. Ortaklık ilişkileri pek yakın değildi anlaşılan.

"Burada değildim. İtalya'da tatildeydim."
Bosch gülümsedi.
"İtalya'ya bayılırım. Neresine gittiniz?"
Kay'in yüzü aydınlandı.
"Önce Como Gölü'ne, ardından Asolo adında küçük bir dağ köyüne. Robert Brovvning'in yaşadığı yer."
Bosch bahsedilen yerleri ve Robert Brovvning'in kim olduğunu biliyormuş gibi başını salladı.

"İtalya'yı sevdiğini bilmiyordum, Harry," dedi Edgar.
"Hiç gitmedim."
Bosch'un yaptığının Kay'in söylediklerini doğrulamak için uyguladığı bir taktik olduğunu anlayan Edgar başını salladı.

"Onunla bir dava sırasında karşılaşmıştım. Epey eskiden. Yüz seksen yediyi içeren bir çete olayıydı. Mahkeme sırasında Maury, her gün benimle ve savcıyla ısrarla tokalaşırdı. Fırsatını bulsa muhtemelen yargıcın elini de sıkardı."
"Eee?"
'Müvekkili mahkûm olunca cinayete karışmış başkalarını da ele vererek cezasını hafifletmeye çalıştı. Dönüşte yapılan soruşturma- a bana bir ara kirli bir polis olduğumu düşündüğünü söyledi. Söylediğine göre Maury mahkeme sırasında hepimizi satın alabileceğim söylemiş. Beni, savcıyı,herkesi. Bunun üzerine müvekkili sevgilisine nakit para getirtmiş ve Maury ona bizimle her tokalaşmasında ödeme yaptığını söylemiş. Parayı elden ele geçiriyormuşuz sözde. Hep iki eliyle birden sıkardı. Elbette bütün parayı cebine atıyormuş."
"Vay be!" dedi Rider. "Hakkında soruşturma başlatmadınız mı?"
Pratt elini sallayarak soruyu savdı.
"Üzerinden zaman geçmişti ve mahkûmun sözlerinden başka dayanağımız yoktu. Maury'nin sözüne karşılık onun sözüne kimse inanmazdı. Maury baronun başarılı birüyesiydi. Ama o günden beri hep Maury'nin tokalaşmayıçok sevdiğini duyarım. Yani Waits ve onunla aynı odaya girdiğinizde elini sıkayım demeyin."

Gesto'yu Waits öldürdüyse dairesinde neden fotoğrafı yok? Waits Batı Hollyvvood'da yaşıyor. Peki Echo Park'ta ne işi vardı?
İlk sorunun açıklaması kolaydı. Bosch katillerin evrim geçirdiğini bilirdi. Gesto cinayeti, VVaits'e yaptığı işlerden kalan hatıralara ihtiyaç duyduğunu göstermiş olabilirdi. Fotoğraf çekmeye belki Gesto'dan sonra başlamıştı.

"Emekli olan adama ulaşman daha kolay olabilir," dedi Bosch. "Emekliler konuşmaya daima heveslidir."

Sesi boğuklaşmıştı. Bosch, kadının ağladığını biliyordu. İki yıllık arama çalışmalarının ve bekleyişin ardından evine dönen çift, ümitlerini olduğu kadar kızlarını da terk etmiş gibi hissetmişti.

"Dediğim gibi, her neyse. Elimden geleni yaparım, Jerry. Ama biliyorsun, bazen işi mahvettiğinde sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın."
"Bu kez değil, ortak. Bu kez olmaz."
Edgar'ın ona "ortak" diyerek ortaklık bağının evlilikten bile güçlü olduğuna ve sonsuza dek süreceğine dair yazılı olmayan kurala bağlı kalmasını ve bu kurala sadık kalarak onu korumasını dolaylı olarak istemesi Bosch'u sinirlendirdi.

"Son bir şey," dedi Bosch. "Dün Maury Svvann hakkında bir hikâye duyduk. Sizin de bilmeniz iyi olabilir."
Bosch ve Rider sözü birbirlerinden alarak Abel Pratt'in anlattıklarını onlara aktardı. Sözleri bitince Olivas başını iki yana sallayıp gülmeye başladı. O'Shea'nin yüz ifadesinden ise daha önce Svvann ile kaç kez tokalaştığını hesaplamaya çalıştığı anlaşılıyordu. Belki politikacıdan bir dezavantaj olmasından çekiniyordu.

'"Kendinize kanıtlamak' derken ne kastettiniz, Bay Waits?"
"Herkesin varlığını bildiği ama pek azının geçmeye cesaret edebildiği bir sınır vardır. Geçip geçemeyeceğimi görmek istedim."
"Uzun zamandır düşündüğünüzü söylediniz, kurban olarak özellikle Bay Fitzpatrick'i mi düşünüyordunuz?"

Medya mensupları ve polisler bekleme odasını yavaş yavaş terk etti. Kiz Rider bir anlamda onlar için hayal kırıklığı olmuştu çünkü ölmemişti. Ölseydi işleri hızla bitecekti. İçeri gir, canlı yayını yap, sonra basın toplantısını çek. Ama Rider ölmemişti ve insanlar durup orada bekleyecek değildi.

"Ya Maury Svvann?"
"Dengeyi bozan kişi olabilirdi ama konuşmayı reddediyor. Sessiz kalmasının müvekkilinin çıkarları için en uygun seçenek olduğunu söylüyor."
Bir savunma avukatından bunu duymak Bosch'u hiç şaşırtmamıştı.

Bosch sorulduğunda Kiz yalanını duraksamadan akıl edebildiğine memnun bir şekilde telefonunu kapadı. Ama aynı zamanda Pratt'e giderek daha ustaca yalan söyleyebildiğini fark ediyor ve bu pek hoşuna gitmiyordu.

Elindeki bilgilerle SÇKP'den Randolph'a veya Kaçak Görev Gücü'ne gidip soruşturmayı yürütmelerini isteyebilir ya da kendi başına çalışıp olası sonuçları peşinen kabullenebilirdi. Teşkilata dönüşünden sonra kurallar ve düzenlemeler Bosch'a eskisi kadar kısıtlayıcı gelmemişti. Teşkilattan zaten bir kez ayrılmıştı, mecbur kalırsa yine ayrı yaşayabileceğini biliyordu. Hatta ikinci sefer, ilkinden daha kolay olabilirdi. Gerçekleşmesini istemezdi, ama kaçınılmaz olursa yapabilirdi.

"Gizli şatosu için iyi yer seçmiş," dedi. "Fark edilmeden yaklaşabilmek mümkün değil. Özellikle de gün ışığında."
Rachel başını salladı.
"Ortaçağ şatoları da bu yüzden tepelerin üzerine inşa edilirdi."

"Bu camlarda film var, değil mi, Jason? Yani içerisi görünmüyor?"
"Evet, merak etmeyin. İsterseniz camın önünde çırılçıplak durabilirsiniz, sizi kimse göremez. Ama bunu gece denemeye kalkmayın sakın. İçeride ışıklar yanınca dışarıdan ayna gibi görünüyor."

"Acı hakkında ne derler, biliyorsun, değil mi?"
"Hayır. Neymiş?"
"Acı, bedeni terk eden zayıflıktır."

Bosch, Rachel'ın ona bakışında bir şeylerin değiştiğini hissetmişti. Garajda ve tünelde sergilediği davranışlar, Rachel'ın onun hakkındaki fikirlerinin değişmesine yol açmıştı. Bosch bunu kabullendi. Muhtemelen onu bir daha göremeyecekti. Rick O'Shea'yi sorumlu tutabileceği bir şey daha çıkmıştı.

Svvann planın bir parçasıyken Pratt'in Olivas veya O'Shea'ye de ihtiyacı yoktu. Hazırladığı komploya ne kadar çok insanı dahil ederse başarısızlık yüzdesi o oranda artardı.

Daha önce yüzlerce cinayet davası üzerinde çalışmış olan Bosch bir suçun bulunması en zor kısmının sebep olduğunu biliyordu.

"Aramızda bir anlaşmazlık oldu, hepsi bu. Beni korkutmaya çalışıyordu, boğmaya değil."
"Bu daha önce bir konuda aranızda bir anlaşma olduğu anlamına mı geliyor?"

"Ya O'Shea ve Olivas?"
Pratt başını hemen iki yana salladı.
"İkisi de temiz."
"Garland, O'Shea'nin kampanyasına en azından yirmi beş bin papel göndermiş. Hepsi belgeli."
"Sadece önlem alıyordu. O'Shea şüphelenecek olursa T. Rex onu bu şekilde durduracaktı. Ona bağış kisvesi altında rüşvet veriyormuş gibi görünmeyi özellikle istedi."

"Önümde tıpkı sizin gibi bir seçenek var. Olduğum yerde kalıp gelişmeleri takip ederek bana ne kadar yaklaştıklarını görebilirim. Ya da derhal ortadan kaybolabilirim. Sizin bilmeniz gereken şu; büyük balıklan yakalamak için hep küçük balıklarla anlaşma yaparlar. Ben küçük balığım, Anthony. Büyük balık? Eh, o da sensin':"
0 Responses