Murat Çetin
Allah seni inandırsın, oniki yıldır evliyiz, ama Numan'la cinsel hayatımızı çok küçük bir kağıda yazabilirim, detaylarıyla birlikte... Hoş pek detaya da girdiğimiz yok ya!
MÜŞTERİ - Öyle mi? Numan kim?
FERIŞTAH - Kocam... Numan benim eşim oluyor ama piştideki eşim olsa daha heyecanlı bir
birliktelik olurdu yani hesap et artık!...

Bir lüfer nasıl bağır bağır bağıramazsa, Numan'dan da bazı konularda bir şey beklemek yanlış olur...

FERÎŞTAH - Allahım gözlerime inanamıyorum... Mükremin evladım sen mi geldin...
BABA -- Merhaba Ferîştah, nasılsın... (MÜKREMIN'E GİZLICE) Bak kadın sana evladım diyor... Sen onun hakkında neler söylüyordun.
MÜKREMIN- Ne olucekti ya baba! Senin yanında bana driplink yapıcek değil ya...

Baba anlaşılan bu mevzuda senin dikkatini çekmek için halat kullanıcez!

FERİŞTAH - Numan niçin memlekete gitti biliyor musun?
MÜKREMIN- Bilmiyorum, nereden bilicem!
FERİŞTAH - Kavga ettik... Ayrılma arifesindeyiz... Burada arife kelimesini bilhassa kullanıyorum... Çünkü Numan'dan ayrıldıktan sonra benim için bayram başlayacak... Çünkü ben onu değil bir başkasını seviyorum...

NUMAN - Hadi sen işine bak hadi... Ferriştah biraz içeri geçelim mi? Sana sürprizim var...
FERÎŞTAH - Öyle mi? Geçelim bakalım... Mükremin bey de burada odun kırsın! Eee, yemeyenin malını zimmetine geçirecek biri elbet bulunur.

FERİŞTAH - Bir kadın sevgilisiylen birlik olup kocasını, nefis bir baltaylan öldürmüş...
MÜKREMIN- Eee?
FERİŞTAH - E'si bu olay benim nazarımda "bir elin nesi var, iki elin sesi var" atasözünün güzel bir örneğini teşkil ediyordu!

Dağevine girdiğimizde tiksindiğim Numan kocam derhal soğuktan şikayet etmeye başlamıştı. Çünki romatizması vardı ve maalesef romatizma öldürücü bir hastalık değildi. Tıp nedense Numan'ın romatizmasını tedavi edecek ilaçları bulmuştu.

FERİŞTAH - Her şakanın içinde bir gerçek payı vardır Numan. Üstelik bu benimkisi gerçek. İçinde çok az şaka var. Bir gıdım şaka koydum içine hepsi o kadar!

Mükremin şu anda içimde yanan ateş buradaki bütün karları eritebilir ama ben senin ekmeğinle oynamak istemiyorum.
MÜKREMİN - Öyle ya... Kar olmazsa biz ne yaparız…

MÜKREMİN - Sağol Ferİştah yenge...
FERÎŞTAH - Sen de sağol Mükremİn... Hadi sarılalım.
MÜKREMİN - Niye sarılıyoruz?
FERİŞTAH - Dertleşme niyetine Mükremİn! Senin derdinin dermanı karşında duruyor... O dermanı kollarının arasında almak istemez misin?

NUMAN - Hey gidi günler hey... Askerdeki günleri bazen çok özlüyom Mükremin. Mesela bizim bir Nizipli çavuş vardı, beni iki ay her gün dövdü.
MÜKREMİN- Sebep?
NUMAN - Bizim çavuş kalender adamdı. Dövmek için illa bir sebep aramazdı!
MÜKREMİN- Delikanlıydı diyorsun yani...
NUMAN - Tabii... Hatta bir keresinde beni döverken palaskası koptu, hiç istifini bozmadı, yarim palaskayla dövmeye devam etti.
MÜKREMIN - Eee?
NUMAN - O kadar disiplinliydi yani...

MÜKREMİN - Yani senin sevdiğin, senin tarafından sevilmeyi sevmiyor ki... Senin sevdiğin, senin sevdiğinden daha az seviyorsa seni, sen de sevme gitsin o zaman seni sevmeyeni...

Biz sevdiğim insanla ahrette mi buluşacağız acaba? Tıpkı Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Utku ile Çiğdem gibi.
Utku ile Çiğdem kim?
Bizim arkadaşlar tanımazsın... Belki diğerleri kadar meşhur olmadılar ama çok çektiler

- Ama onların bazıları durmadan gaz çıkarıyor Numan...
- Abartıyorsun kınalı kuzum.. Cemşit amca bir dönem bir rahatsızlık geçirdi hepsi o kadar...
- Numan senin Cemşit amcan gaz yoluyla ses çıkartamadığı zaman gözleri dolan bir insan... O bunu bir marifet zannediyor Numan!
- Yaşlıdır kınalı kuzum kusura bakmayacaksın,
- Bakmasam da duyuyorum Numan!...

Hey Müko, ne oldu oğlum dün gece...
Hiçbir şey oldu.
Nasıl yani? Tilbe'yle çıktınız diskodan?
Evet hepsi o kadar... Tılbe ayışığında kumsalda dans edelim dedi.
Çıplak olarak?!
Gayet tabii...
Eee?
MÜKREMİN- Bense odama gidip ampul ışığında kitap okuyacağımı söyledim.
TÎRBİŞON - Çıplak olarak?
MÜKREMIN- Efendim?

TÎRBİŞON - Neyse ben biraz kızlara asılıp onlar tarafından aşağılanmaya gidiyorum... Benim olayım da bu biliyorsun. Sen gelmiyor musun?

FERİŞTAH - Yok bir şey, sana ne! Sen köye git Cemşit amcanın yamacına otur... Ne zaman ses çıkaramazsa birbirinize sarılıp ağlayın tamam mı?

FERİŞTAH - Ben banyo yaparken baban her seferinde içeri giriyor ve tuvaleti kullanıyor Numan.
NUMAN - Haaa...
FERİŞTAH - O kadar güzel HAA diyorsun ki Numan, bütün öküzler sana gıptaylan bakıyor. Bunca yıllık öküzüz şöyle bir HAA diyemedik diye iç geçiriyorlar..

NUMAN - Ben babama nasıl git derim Feriştahım..
FERİŞTAH - Çok kolay Numan.. Türkçeye hafif bir kırsal kesim aksanı kattın mı o dakkada anlar.. Hadi!

Daha ne olsun
Kehribar? Benim gibi gevrekliğinden sual olunmaz bir kadının kocası meşe ağacından yapılmış ve ben onu yakmak istiyorum...E odun bu Kehribar, geceleri randıman alamıyoruz bari sobanın içinde faydasını görelim. Numan'a da bir fırsat vermeliyim değil mi? Ben inanıyorum ki Numan odun olarak çok başarılı olacak.... Kehribar senin tanıdığın bir kiralık katil var mı? Satılık da olabilir... Önce Numan'ı halledecek memnun kalırsam babasının ihalesini de ona vereceğim.... Yok mu? Peki. Hoşçakal

NUMAN - Yok canım.. O bir kere oldu.. Kazaylan balkona şey yaptı. Hem onu mazur gör kınalı kuzum, ne yaptığını bilmiyor.
FERİŞTAH - Sen onu benim külahıma anlat.. Domuz gibi biliyor.. Balkondan işemek için yağmurlu havayı denk getirmesi sence tesadüf mü?

FERİŞTAH - Yaza doğru mu?.. Numan sana bir şey soracağım.. Senin bir arkadaşın vardı, hani parayla adam vuruyordu...
N U M A N - Hangisi? Haa Merdan'ı diyorsun?
FERİŞTAH - Hee ne oldu o?
N U M A N - O işte fazla tutunamadı... Şimdi beyaz eşya satıyor.
FERİŞTAH - Niye tutunamadı? Çok da merkezi bir yerde ofisi vardı. Hemen Karacaahmet mezarlığının yanındaydı.
N U M A N - Öyle ama dükkanın başında durmayınca olmuyor... Kumara mumara gidiyordu, dükkan sahipsizdi.. Mesela adamı vuruyordu cesedi bile ortadan kaldırmıyordu!
FERİŞTAH - Vay salak vay..
NUMAN - İşini layıkıyla yapmazsan kimse sana gelmez. Bak onun yanında başka birisi dükkan açtı, dükkanı görsen vızır vızır. Nereden baksan elli kişiyi halletti.
- Ya a? Tam olarak dükkanı nerede bunun?
- Merkezi Susurluk'ta.. Buradaki şubesi..
- Peki o adamın telefonunu alabilir miyim?
- Hayırdır ne yapacaksın?
- Hiiç ortadan kalkması icap eden bir baba-oğul var da...

FERÎŞTAH - Hoşgeldin Mükremin? O elindeki çiçekler benim için mi?
MÜKREMİN- Ne çiçeği? Elimde çiçek, yok ki?
FERİŞTAH - Biliyorum. Hiçbir zaman da olmadı zaten. Madem bana iki karanfili çok görüyorsun bir karanfil getir Mükremin.

NUMAN - Bir doktora daha mı gitsek acaba?
FERİŞTAH - Numan tıp çaresiz.. Senin çocuk yapmaylan ilgili yerlerin seneler önce tıp oynamaya başladı ve hala da hareketsiz duruyorlar. Bir iki üç tıp! O gün bugün dondun kaldın sen!

FERÎŞTAH - Senelerdir evliydik.. Kocamın eli elime değmişti ama daha ileri gitmemişti. Ama ben onunla devamlı tokalaşmaktan bıkmış usanmıştım. Doktor doktor, poliklinik poliklinik dolaşmaya başladık..

MÜKREMİN- Hayır Berkant hayır, içeceğim.. Dünyadaki bütün içkileri içeceğim.. Çünki ben suçluyum.
BERKANT - Ama neden Mükremin? Hayatının sonuna kadar bu acıyla yaşayamazsın. Lütfen unut artık maziyi, olan olmuş bir kere..
MÜKREMİN- Nasıl unuturum Berkant.. Karımın ameliyatını doğru düzgün yapamadım.. Her şeyi berbat ettim..
BERKANT - Peki araya hatırlı birilerini soksak etkisi olur mu?
MÜKREMİN- Hayır hayır hayır... O doğumu başarıyla yapabilmiş olsaydım, narkozu biraz daha fazla vermiş olsaydım belki de şu anda karım ölmüş olacaktı.
BERKANT - Ne yapalım Mükremin? Karın yaşıyor, bu gerçeğe alışsan iyi olacak.

MÜKREMİN- ŞU hayatın adalet anlayışını anlamak mümkün değil.. Sizin gibi muhteşem bir kadın bir bitkiyle evli, benim gibi adaleli ve tahsilli bir insan ise bir kokarcayla. Senin çocuğun olmuyor benim çocuklarım adam olmuyor.

FERİŞTAH - Sus Numan sus! Benim gibi bir kadın için düşündüğün yılbaşı gecesine bak, cenaze merasiminden hallice..

FERİŞTAH - Sizi rahatsız etmiyor değil mi?
MÜKREMİN- N e ?
FERIŞTAH •• Kalbimin çıkardığı ses. Bir anda çok gürültülü bir şekilde atmaya başladı da.
MÜKREMIN Yoo... Bilakis çok hoş bir temposu var.

FERİŞTAH - Allahım yıllardır peşinden koştuğum aşk bu mu?
MÜKREMİN- Allahım araya giriyorum ama benim sorum da aynı... Senelerdir özlediğim sevda bu mu?

Peki o halde bir şey soracağım... Senin adın ne gardiyan?
Sergey Popkin
Sergey mi? Bu senin gerçek adın mı?
Evet babam bir Rus romanından almış bu ismi... Steplerde yaşayan bir step hocasının hayatını anlatan bir Rus klasiği.
Nedense bu bana pek inandırıcı gelmedi Sergey?
Aslına bakarsan bana da... Stepte step hocasının ne işi var değil mi yahu? Hah hah hah...

FERİŞTAH - Mantıklı ol Mükremin... Buradan nasıl kaçacağız?
MÜKREMIN- Bilemiyorum bilemiyorum bilemiyorum...
BERKANT - Benim bir fikrim var...
FERİŞTAH - Fikir mi? Bir kazmayı tercih ederdim hiç olmazsa tünel kazardık.
MÜKREMİN- Feriştah doğru söylüyor Berkant. Ne yapayım fikri? Fikir insanı dışarı çıkarmaz ki, bilakis içeri atar yahu...

NUMAN - Alo buyrun resepsiyon... Evet... Evet... Eee ne olmuş?.. Beyfendi unutmayın biz insanlar bu evrenin tek hakimi değiliz. Dünyayı hayvan kardeşlerimizle paylaşmak zorundayız... Odada fare varmış! Olsun ne var? Kocaman oda allah allah!

Ah Numan'ım ah... Aynı anda hem kalp krizi, hem böbrek yetmezliği, hem prostat... Ne talihsizlik değil mi? Ama Numan senin rahatsızlanacağın nicedir belliydi zaten... Çünki ne zaman ışığı söndürsek başına bir ağrı saplanıyordu... Hatta sen işi öyle abartmıştın ki, elektrik kesilse başın ağrıyordu...

NUMAN - Ne oldu Mükremin?
MÜKREMİN- Mesai bitti... Paramı ver...
NUMAN - İyi peki... Al...
MÜKREMİN- Numan amca ben senden bir şey mi aldım?
NUMAN - Yoo...
MÜKREMİN- E niye bana para üstü veriyorsun?
NUMAN - Ne üstü?
MÜKREMİN- BU kadar saat çalıştık... Bunun aynısından üç tane daha vereceksin... Hadi...

FERİŞTAH - (ses) Masac odasına girdiğimizde içerisi boştu... Ben yanlızdım... Evet belki kocam Numan da yanımdaydı ama ben yine de yanlızdım...

On dakika sonra kapı açıldı ve açılan kapıdan kapı gibi bir genç girdi ve açtığı kapıyı tekrar kapatırken hâlâ kapı gibiydi...

FERİŞTAH - İşte geldi... Meliha sana devamlı bahsetiğim Mükremin bu...
MELİHA - Edeleleri bugün yanma almamış zannedersem ha?
MÜKREMİN- Ne diyor bu be?
FERİŞTAH - Sizi tanıştırayım bu Meliha, Benim en yakın arkadaşım, sırdaşım... Aramızdaki her şeyi biliyor...
MÜKREMİN- Feriştah yenge ne var ki aramızda?
FERİŞTAH - Böyle bilmezden gelmelere lüzum yok Mükremin... Meliha yabancı değil ki...
MÜKREMİN- Yabancı olmadığı belli... Seninle aynı kan grubunu taşıyan bir karşı cins bu... Sıfır grubu pozitif... Herkese kan verebilir cinsten olduğu belli...

MÜKREMİN- Ya Mükremin Çıtır bunlar sana az bile... Sen otuz yaşma kadar bir baltaya sap olamazsan, eline bir balta verirler sen de müebbet odun kırarsın!
0 Responses